Hakkı Yılmaz Meali | |
Ey cin ve ins toplulukları! Eğer göklerin ve yerin kenarlarından aşıp geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın, ancak üstün bir güç olmadan aşamazsınız. (55:33) | |
"Peki siz ikiniz, Rabbinizin güç yetirdiklerinin; eşsiz gücünün, eşsiz nimetlerinin hangisini yalanlıyorsunuz? "(55:13) | |
Ey ağırlığı olan iki grup! Yakında sizin hesabınıza bakacağız. (55:31) | |
İkinizin de üzerine ateşten alev ve duman gönderilir de siz yardımlanamazsınız. (55:35) | |
(10-12) Ve kendisinde, meyvelar ve salkımlı hurma ağaçları, yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler olan yeryüzünü oluşturdu, onu oranın yaratıkları için alçalttı. (55:10) | |
(14,15) O, görünen, bilinen varlıkları pişmiş çamur gibi kuru balçıktan/değişken bir maddeden oluşturdu. Görünmez varlıkları, güçleri de ateşin dumansızından/enerjiden oluşturdu. (55:14) | |
Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], iki doğunun Rabbi ve iki batının Rabbidir. (55:17) | |
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverdi. (55:19) | |
Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar. (55:20) | |
İkisinden inci ve mercan çıkar. (55:22) | |
Denizde koca dağlar gibi yükseltilen gemiler de O'nundur. (55:24) | |
(26,27) Yeryüzünün üzerindeki her kişi gelip geçicidir. Ve o celal ve ikram sahibi Rabbinin bizzat Kendisi baki kalır. (55:26) | |
Göklerde ve yerde bulunan kimseler, O'ndan istekte bulunurlar. O, her an bir iştedir. (55:29) | |
Sonra da gök yarılıp zeytinyağı gibi bir gül olduğu zaman... (55:37) | |
Artık işte o gün, bildik-bilmedik, gelmiş-gelecek hiç kimse, bir başkasının günahından sorumlu tutulmaz. (55:39) | |
Suçlular, nişanlarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından tutuluverirler. (55:41) | |
İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir. (55:43) | |
Onlar, onunla kaynar su arasında dolaşır dururlar. (55:44) | |
Ve Rabbinin makamından korkan kimseler için iki cennet vardır. (55:46) | |
İkisinin de dalları vardır. (55:48) | |
İkisinde de akıp giden iki pınar vardır. (55:50) | |
İkisinde de her meyvedan çift çift vardır. (55:52) | |
Astarları kalın ipekten/atlastan yataklara yaslanmış kimseler olarak, iki cennetin de devşirmesi yakındır. (55:54) | |
"Oralarda, daha önce bildik, bilmedik, geçmiş, gelecek hiç kimse tarafından dokunulmamış; el ve göz değmemiş, bakışlarını dikenler vardır. "(55:56) | |
Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. (55:58) | |
İyilileştirmenin-güzelleştirmenin karşılığı, iyileştirme-güzelleştirmeden başka olabilir mi? (55:60) | |
Bu ikisinin astından iki cennet daha vardır. (55:62) | |
Bunlar yemyeşildirler. (55:64) | |
İkisinde durmaksızın coşan iki pınar vardır. (55:66) | |
İkisinde de meyve, hurma ve nar vardır. (55:68) | |
O meyvelerin içlerinde iyilikler-güzellikler vardır. (55:70) | |
Çadırlara kapanmış parlak gözlüler vardır. (55:72) | |
Bunlardan önce onlara bildik-bilinmedik hiç kimse dokunmamıştır. (55:74) | |
"Yeşil yastıklara ve “Abkari” sergilere; hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslananlar olarak… "(55:76) | |
Azamet ve büyüklük sahibi, emir ve yasak koyma hakkına sahip, saygınlaştırma sahibi Rabbinin adı, ne cömerttir! (55:78) |