| Hakkı Yılmaz Meali | |
| "O, kendisine karşı kimse asla güç yetiremez mi sanıyor; "(90:5) | |
| “Ben, yığın yığın mal heder ettim” diyor! (90:6) | |
| O, kimsenin kendisini asla görmediğini mi sanıyor? (90:7) | |
| (8,9) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? (90:8) | |
| Ve Biz ona belirgin iki yolu gösterdik. (90:10) | |
| Fakat o, o sarp yokuşa saldırmadı. (90:11) | |
| Ve o sarp yokuşun ne olduğunu sana ne bildirdi? (90:12) | |
| Köleyi özgürleştirmektir (90:13) | |
| (14,15) veya salgın bir kıtlık gününde yakında bulunan bir yetime (90:14) | |
| "veya topraklara düşmüş; sürünen yoksula, işsize yemek yedirmektir. "(90:16) | |
| Sonra da iman edip de sabrı tavsiyeleşenlerden ve merhameti tavsiyeleşenlerden olmaktır. (90:17) | |
| İşte bunlar, mutluluk, yüksek mertebe sahipleridir. (90:18) | |
| Âyetlerimizi örtbas edenler de uğursuzluk-şomluk yâranının ta kendileridir. (90:19) | |
| Üzerlerinde kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır. (90:20) |
